19 Nisan 2011 Salı

pazar ertesi...

Haftasonu eğlenmek içindir ya da dinlenmek; film izlenir, güzel yemekler yapılır ya da hazıra konulur yenilir, bir kaç kadeh muhakkak içilir, geç yatılır ve en önemlisi geç kalkılır, kuaföre gidilir bir de, arkadaşlar görülür, muhabbet edilir...



Üzüldüm ben hafta sonu...

Cumartesi önce kahvaltı yaptık birlikte Laloşla, sonra ananesiyle oyun grubuna gittik, geldik uyuduk birlikte sonra çok sevdiği ikeaya gittik tam 3 saat oyun oynadık, atlı karıncaya bindik. Sonra kendime bir şeyler bakmak, biraz alışveriş yapmak istedim bom boş yakalamışken mağazaları saklambaç oynadık mağazalarda. Bırakmak istemiyor beni bir pantolon denemelik bile. Çığlık çığlığa geçen bir denemeydi... Uyuttum 10'da uyudum onunla...

Sonra pazar... Balkona çıkarken üşümesin diye babası mont giydirince tutturdu çıkalım dışarı diye, parka gitti babasıyla ben de fırsattan istifade yogaya... Sonra buluştuk evde, yemek yedik, uyuduk sonra arkadaşım geldi biraz muhabbet biraz iş güç yapalım istedik fonda Lal'in ağlak sesi. Bacağıma çizgi filmlerdeki gibi yapışan bir çocuk, onu koparıp kafasını dağıtmaya çalışan bir baba ama her fırsatta gülen gözleriyle annesine koşan bir çocuk... Uyuttum 10'da uyudum onunla...

Arada kalan bir ben. Az mı yapıyorum bir şeyleri? Yetmiyor muyum? Yetenek değil de bu beceremiyor muyum? Bir sürü şeyi birlikte yapmaya çabalarken, yarım yamalak kalıyor herşey. Yoruluyorum, üzülüyorum ama üzmek istemiyorum...

Bu sabah çığlık çığlığa ağlamak istiyorum dedim sevgili kocama. Çığlık'ı izlemeye gidelim o zaman dedi... Eee Laloş ne olacak özlerim dedim...

 

 

2 yorum:

Bahar ve kızısı Yağmur dedi ki...

kendinde kusur arama sakın. öyle normalki sürekli bacağına yapışıp dolaşması koala kıvamında.

burcu dedi ki...

özlemesine özlersin de bazen ikinize de zaman gerekli yani birbirinize zaman ayırmanız gerekli :) belki o zaman daha farklı olur herşey üzmeden bıkmadan devam eder Neslicim :) sevgiler kolay gelsin laloş hallerinde güzel haftalar :)