14 Mart 2011 Pazartesi

günün sonunda...


Lal'in son günlerdeki modu bu, aynı fotoğrafta göründüğü gibi, tek eksiği kulakları tırmalayan ciyaklama efekti...


Beni gördüğü her an, hatta ev sınırları dahilinde varlığımı hissettiği her an bana kollarını açıp ve itiraf etmek gerekirse nefret ettiğim bir ağlama sesi eşliğinde koşan, eğer duruyorsak bacaklarıma yapışan bir Lal var artık. Uyuyorsam saçlarım çekilerek uyandırılıyorum ve gerçekten uyumak hiç bu kadar lüks olmamıştı hayatımda. Zaten sevmem, uykucu bir tip değilim ama hayatımı idame etmeme, ayakta durmama yetecek kadar uyumalıyım haliyle... Uyumayı geçtim tuvalete bile gidemiyorum, gerçekten! Tuvalete koşarak gidiyorum, o yetişemeden kapıyı kapatıp, kilitleyip, ağlama çığlıkları arasında minimum sürede çıkıyorum dışarı. Tek başıma yemek yiyemiyorum, muhakkak kucağımda eli tabağımda...


Ve benim gerçekten ağlayasım var bu aralar... Oturamaz, uyuyamaz, yiyemez, çişimi bile yapamazken; hayallerim oluyor benim hafta sonuna dair. Kek yapmak, dikiş dikmek, film izlemek, kitap okumak gibi masum istekler bunlar...


Dışarıda da durum değişmiyor genelde. Çok ilgisini çekmezse bir şey gene koala moduna geçiyor. Ha bu arada bebek arabasını boşuna almışız, ben varken ne gerek var...


Sadece ağlamak istedim hafta sonu onu da yapamadım... Çünkü istemedim beni ağlarken görsün...


 


Günün sonu gelince ama kendime kızdım sadece... Hem de kafamı yastığa koyar koymaz... Nasıl seviyor baksana dedim, nasıl özlüyor demek ki ama sen ellerinle itmesen de onu, içten içe görmese de hissedeceği cinsten gitsin istiyorsun, rahat bıraksın... Kendimi koydum da yerine annemden almayı hissedeceğim en son şey olurdu bu herhalde.... Gidip sarılmak özür dilemek geçti içimden. Muhtemel tepkisi "ho" olacaktı ama olsun bu günahı çıkartmalıyım içimden...


Ne yapacağım bilmiyorum, bu denge nasıl kurulur nasıl kurulmalı? İç hesaplaşmamı bitiremedim bu konuda...


Kabul etsin ama biraz bencil! Hem kuralları bozmaya ne hacet "kız çocukları babaya düşkün olmaz mıydı???"

8 yorum:

Burcu Çalışkan dedi ki...

hiç iç hesaplaşma yapma seninde nefes almaya ihtiyan var, kendine vakit ayırıp biraz enerji toplamaya ki ona çok daha verimli olabilesin :))

Bahar ve kızısı Yağmur dedi ki...

aah o araba gereksizmiş bende anlamıştım... Şimdilerde hala kucakta bizim koca bebek. Belim ağrıyor ondan. Alıştıma sakın diycem ama nasıl olur onu bilmiyorum. Bilsem bende yapmazdım :)

nesli dedi ki...

Burcu benim de içimden kalbimden geçen bu da niye vicdanımı sızlatıyor onu anlayamıyorum :)

nesli dedi ki...

koala yaa bir yerde hata yaptım ama nerede bilemiyorum valla :) var mıdır bir kitabı bunun??

Filiz dedi ki...

gözüm korktu ya:(henüz 8 haftalık hamileyim ve anne olmak hakkında sürüyle endişelerim var...ne diyeyim,Allah kolaylık versin canım:)

nesli dedi ki...

korkmasın sakıın çok üzülürüm, sen benim şu yazımı oku bak nasıl moral olacak :) http://askinevlilikhali.com/?p=3702

sevilay dedi ki...

maaşallah kızınız çok tatlı, allah nazardan saklasın, baktıkça içi açılıyor insanın,
benim kızım 4,5 yaşında ve doğduğundan beri tam bir anne delisi, bir ay sonra oğlum dünyaya gelecek o baba delisi olsun diyor bızdık, o da ablası gibi olursa benim halim nice olur, babası ise çok üzülüyor aslında bu duruma oysa kızan, bazen bağıran yasaklayan ben, lokum gibi olan babası ama :)
sizin de elinizde değil nefes almak istiyorsunuz ama onun da elinde değil işte en değerlisisiniz.

nesli dedi ki...

barıştım artık, belkide yazınca daha da farkına vardım… daha güzel ve kolay şimdi her şey… şans bu kıymetini bilmeli. 4,5 yaş ah ne büyük benim için şimdi ve biliyorum ki su gibi akacak zaman…